DOLAR 30,2888 0.37%
EURO 32,9632 0.46%
ALTIN 1.976,890,41
BITCOIN 12082260,54%
Diyarbakır

PARÇALI AZ BULUTLU

13:20

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

CİNSEL SAPKINLIK ÖRNEĞİ ENSEST İLİŞKİ
89 okunma

CİNSEL SAPKINLIK ÖRNEĞİ ENSEST İLİŞKİ

ABONE OL
6 Aralık 2024 17:45
CİNSEL SAPKINLIK ÖRNEĞİ ENSEST İLİŞKİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

 

 

 

   CİNSEL SAPKINLIK OLARAK ENSEST İLİŞKİ

Ahlaki ve dini değer yargılarımıza aykırı olan ensest ilişkinin Türk Dil Kurumundaki karşılığı ‘aile içi yasak ilişki’ şeklindedir.

Kanunen  evlenmesine izin verilmeyen iki kişi arasındaki cinsel ilişki olarak tanımlanabilir, aile ilişkileri çerçevesi içinde uygunsuz cinsel davranışı tarif eder. Ensest ilişki çoğunlukla toplumda tabu kabul edilen, gizli kalan, süregen bir olaydır; tanınması ve takibi zordur. Ensestin, cinsel istismarın aile içinde yaşanması, toplum tarafından kabul edilemezliği, ailenin parçalanma korkusu gibi etmenler nedeniyle diğer cinsel istismar tiplerine göre açığa çıkmasının daha zor olması ve kurbanlarda diğer tiplere göre daha ağır ve uzun süreli hasar meydana getirmesi nedeniyle tanınması ve önlenmesi gereklidir. Ensest ilişki, halen toplumumuzun kanayan en önemli yaralarından biridir. Ensest fiziksel, ruhsal ve sosyal sonuçları en ağır sorunlardan biridir ve etkileri ömür boyu devam etmektedir.

Freud, ensesti fallik dönemde (3-5 yaş) ortaya çıkan bir bozukluk olarak açıklamıştır. Freud’a göre her genç kızın ilk aşkı babasıdır . Kızlar babalarına bambaşka duygularla bağlanırlar, kimseye güvenmedikleri kadar güvenirler ve babalarıyla kurdukları bu ilişki; beklenti, hayranlık ve sevgi üzerine gelişmiştir. Çıkarsız ve karşılıksız olan bu sevgi ile birlikte mutlu, huzurlu ve güvende olduğunu bilmek, her genç kızın ruhsal gelişimini etkilemektedir. Kız çocukları büyüyüp geliştiklerinde ve başka aşklara yelken açtıklarında, bilinçdışında yer alan baba sevgileri onları yalnız bırakmaz, hayatları boyunca, tüm seçimlerini etkileyip, seçecekleri erkeklerde bile, kendi babaları gibi örnek bir figür aramalarına yol açar. Sadece psikoanalitik açıklama ile ensesti anlamak mümkün değil,  ailedeki tüm üyeler duygusal olarak bir boşluk içinde olduklarından, ilişkiye girenler aslında cinsel ilişkiye değil de insan ilişkisinin sıcaklığına, konforuna ve güvenine ihtiyaç duymaktadırlar.

İstismarcıların büyük kısmı ‘normal’ olarak tanımlanan kişilerdir. Birçoğu iş hayatı başarılı, daha önce suç kaydı bulunmayan kişilerdir. Ensest suçlularının diğer cinsel istismarcılara göre daha içe kapalı, edilgen, bağımlı kişilikler oldukları, eş duyuş sahibi olmadıkları, daha fazla tekrarlayıcı düşüncelere sahip ve daha az ebeveyn

bakımı verilmiş kişiler olduğu bildirilmektedir.

Ensestte en sık istismarcı babadır. Babanın cinsel istekleri, kız çocuğun sevgi ihtiyacı, annenin çalışması, bedensel veya

zihinsel hastalığı olması ve bu durumda aile yaşamını sürdürme arzusu bu ilişkiye zemin yaratabilmektedir.

Türkiye’de adli olay dosyalarının incelendiği bir çalışmada istismarcıların %94’ü okumamış veya ilkokul mezunu ve %50’si işsiz olarak saptanmıştır. Bunun nedeninin sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerde ensestin daha kolay gizlenip açığa çıkmaması olduğu düşünülmektedir. Türkiye’den yapılan bir başka çalışmada

şehirde yaşayanlara göre köy ve kasabada yaşayanlarda ensestin daha sıklıkla “penetrasyon”la sonuçlandığı ve olaydan

yaklaşık 10 gün sonra adli kurumlara bildirildiği saptanmıştır. Alkol ve madde kötüye kullanımı, kalabalık aile, artmış

fiziksel yakınlık, boşanma ve ailenin toplumdan dışlanması, aile bireylerinde görülen psikiyatrik  bozukluklar, anne veya babanın ailesinde ensest ilişki varlığı, iktidarsızlık, psikopati, annenin hasta olması veya evi terk etmesi, annenin gece çalışmak zorunda olması nedeniyle çocuklara baba veya üvey babanın bakması, yetişkinlerle çocukların aynı odayı, yatağı paylaşmaları, kız çocuklarının babalarından ayrı yaşamaları ensest sıklığını etkileyen etmenlerdir.

Ensest ilişkisi nedeniyle oluşan duygusal bozukluklar, ergenliğin başından itibaren gözle görülür hale gelir. Uzun dönemde en sık görülen psikolojik bozukluk suçluluk, düşük kendilik değerleri, güçsüzlük duyguları, öğrenilmiş çaresizlik ve

özkıyım düşüncelerinin olduğu ‘travma sonrası stres bozukluğu’ dur. Bununla birlikte kişilik bölünmesi de sık görülen

bulgulardandır.

Ensest sosyal boyutu ile değerlendirilip tüm aile bireylerinin ve aile içi dinamiklerin gözden geçirilmesini gerektiren bir yaşantıdır . Kişinin yasak ilişki yaşadığının toplum tarafından öğrenilmesi ve bu şekilde etiketlenmesi sosyal ilişki ağlarının

zedelenmesine neden olur. Dolayısı ile bireylerin böyle bir etiketlenme ile yaşaması, sosyal çevrenin ona kötü gözle

bakması kendisini değersiz biri olarak algılamasına yol açar. Karşılaştığı kişi ya da kişilerin dışlayıcı tavırları toplumsal

uzaklık duygusunun yaşanmasına, yalnızlaşmasına ve sonuçta depresyon ve intihara kadar götürebilir. Öte yandan bu kişiler toplumda ayakta durma ve bir kimlik edinme adına sapkın davranışlar gösterebilirler, hatta bazen suça itilme ya da suç örgütlerinin hedefi haline gelme durumu ile de karşılaşabilirler. Böylece toplumdaki en kötü çalışma koşullarında ve saygınlığı olmayan ya da düşük olan mesleklerde çalışmayı kabul ederler,

“öteki”leştirilirler.

İlk başlangıç için vurgulanan bir boyut küçük yaşta çocukların dokunuşların erotik veya sevgi motiveli olduklarını ayırt edemedikleri , ayrıca aile tek ortam olduğu için de yapılanın iyi olduğu kabul edilerek gönüllü olarak bu olaya katıldıklarıdır.

Ensestte çocuk bir kurban olarak değerlendirilmeli, çünkü karar alma sürecinde ne sorumlulukları ne de katılma kapasiteleri vardır.

Küçük çocuklar gerçeklik ve ahlak tanımları için ailelerine bağımlı oldukları için çoğu ensest ilişkisine gönüllü olarak katılır ve daha sonra bu davranışın illegal ve ahlak dışı olduğunu öğrendiklerinde ise bu ilişkiye yıllarca içinden çıkılmaz şekilde bulaşmış olurlar. Çoğu ensesti pasifçe kabullendiğinde ya da aktif olarak katıldığında, çocuğun davranışını açıklamak için aile sisteminin dinamiklerini incelemek gerekir. Başlangıç noktası olarak, ailenin çocuğa ensesti kabul etmekten başka gerçek seçenek vermediği görülecektir. Rol modellerinin yokluğu ve çocuğu koruyacak başka birinin olmaması da dikkati çeker. Bu bağlamda çoğu ensest ilişkisinin yıllarca sürmesi şaşırtıcı değildir. Çocuğun pasif şekilde ilişkiye katılmasının başka bir sebebi de ayrılık ve kaybetme korkusudur. Bu çocukların çoğu ayrılık ve kayıp acısını zaten yaşamışlardır ve daha fazla kayıp tehdidine karşı çok hassas durumdadır. Böylece eğer aileyi bir arada tutabileceklerine inanırlarsa enseste boyun eğerler.

Bu tip ailelerde yaşayan çocukların öğrendiği ana tema “insanları ihtiyacın için kullanabilirsin, bu ihtiyaçlar yasak olsa bile” şeklinde biçimlendirilebilir. Böyle bir sistemde, bu çocuklar için bulunan rol modelleri ve aşırı cinsel uyarılma yüzünden sosyal öğrenmenin gecikmesi de dikkate alındığında çocuğun neden karakter bozuklukları gösterdiğini anlamak zor değildir.

Ensest ilişkisi genellikle kız hamile kalabilecek yaşa geldiği zaman bitmektedir. Bazı olgularda ise oral/anal ilişkiye dönmekte ya da babanın var ise daha küçük yaştaki kızını partner edindiği görülmektedir.

Her türlü ensest ilişki ve cinsel istismar  asla kabul edilemez.  Nadiren uygulama farklılıklarına rastlansa da hiçbir toplum, bireylerine sınırsız bir cinsel ilişki ve evlenme olanağı tanımaz, tanımamalıdır da. İşin içinde gönüllülük olması olayın boyutunu değiştirmez.

Çocuklar ve ergenler, ebeveynleriyle kurdukları bağlarla kimliklerinin, kişiliklerinin, cinsel yönelimlerinin ve geleceklerinin temellerini atarlar. Bu süreçte, yaşananlar ve paylaşılanlar ruhsal gelişimlerini ve ilerideki cinsel hayatlarını şekillendirir.  Bir istismar olarak ensest, kişide ciddi psikolojik travmalara sebep olabilmektedir. Özellikle aile içinde çocukların istismar edilmesi bu çocuklarda büyük yıkımlara yol açabilme riski taşımaktadır. Bu nedenle hem medyamıza, hem ruh sağlığı profesyonellerine, hem de ailelere çok fazla sorumluluk düşmektedir. Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş eğitimleri verilip farkındalık oluşturulmalı. Ayrıca cezai yaptırımlar caydırıcı olacak şekilde yeniden düzenlenmeli, 18 yaş altındaki evlilikler yasalarla kesin bir şekilde engellenmeli, özellikle kız çocukları eğitime dahil edilmeli ve meslek edinme imkanları arttırılmalı, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve ensest ilişkiler konularında toplum kesinlikle bilinçlendirilmelidir. Unutulmamalı ki, sağlıklı bir toplum için sağlıklı bir aile olmazsa olmazdır. Sağlıklı aile ancak sağlıklı ilişkilerle oluşturulabilir. Yazımızın farkındalık oluşturup faydalı olması ümidiyle, esen kalın…

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.